Sonunda yazdım; neden hep yazacağımı
YAZMAK NEFESİM OLDU Ne zamandır bekliyor bu konu. Sürekli aklımın bir yerinde duruyor; gizli ya da açık. Dilimin ucundan dostlarımla konuşurken kaçıveriyor. Parmaklarımın ucuna zaman zaman geliyor; hatta birkaç tümce yazmama neden oluyor, ama oradan hızla geri kaçıyor. Yazdıklarımı kaç kere sildiğimi anımsamıyorum. Öyle uzun uzadıya da değil; girizg â h yalnızca. Daha ötesi "yasaklı"... Yine birden içimde yükseldi. Parmaklarımın ucunda karıncalanma işaretiyle belirdi. Yıl dönümü yaklaşıyor diye olabilir. Asıl etken sabah okuduğum bir yazı. "Yazmanın zamansızlığı üzerine" başlıklı denemesinde Işıl Bayraktar, yazın serüveninin kişiler arasında nasıl değiştiği, neden yazdıkları konusunda yazarların farklı gerekçeleri olduğu üzerinden örnekler vermiş. Kendi yazma güdümü/dürtümü bilinç düzeyime yükseltip farkına varmamı sağlayan duygular içime üşüştü. Dürtü mü demeliyim yoksa güdü mü? Sözlük anlamlarına bakıp anlatmak istediğimi hangisinin daha iyi karşıladı