Dönüşümü Fark Etmek
Büyüyoruz, olgunlaşıyoruz. Yıl be yıl… Az önce bununla
ilgili çok özel bir farkındalık yaşadım.
Kaç zamandır sosyal medyaya kızıp duruyorum. Öyle böyle
de değil; enikonu sinirleniyorum. Herkes bir olaya kendi bakışını yazıyor. E ne
var bunda diyeceksiniz. Elbette herkesin bir bakış açısı, düşünceleri, değer
yargıları, değeri olacak… Bunda sorun yok. Yorumlarda acımasız, sorgulamayan,
duyduğunu doğru kabul eden ve bununla ilgili de peşin hükme varan tavırlar beni
sinirlendiren. Öyle ki herkes, her konuyu en iyi yalnızca kendinin bildiğini
düşünüyor. Böylesi ifadelerle dolu paylaşımlar; üstelik aynı konuyu farklı ele
alanların çoğunluğunda bu hava var. Hata yapmaya ne kadar da açık geliyor bana
bu tavır.
Bir haber görünüyor. Hakkında en kesin yargılar, ama
birbiriyle yüz seksen derece farklı olarak sıralanıyor. Aklı çalışana yararı
oluyor aslında. Bak bu da olabilir, hiç böyle düşünmemiştim, aaa bak bu da
araştırmaya değer, doğrusunu nasıl bilebilirim acaba… Bu soruları zihne
doldururmak ve kimi zaman kendi yargımızı oluşturmak için kullanılabilir. Yine
de asla benim dediğim en doğru diye bunu ilan etmemeli. Hemen arkasından bir
bilgi gelip o konuyla ilgili bütün düşünce sistemini çökertebiliyor. Ahkâm
keser tarzda, çelik kadar sert ifadelerle fikrini ileri süren birçok kişide o
düşünceye temel oluşturacak düzeyde bilginin, kanıtın, deneyimin arka planda
yer almadığı kullanılan ifadelerden hemen belli oluyor. Bekliyorum bu yüzden; taşlar da benim zihnimde
uçuşanlar da yerine otursun, neyin ne olduğunu anlayacak kadar bilgi sahibi
olayım, sonra bir fikir geliştirebilirim. Bir insan hakkında kısıtlı bilgiyle eleştiri
yapanlar onun açısından olay nasıl yaşandı, işin iç yüzü farklı olabilir mi
diye sormuyorlar kendilerine. Örneklerle açıklayabilirdim, ama gerek yok. O
kadar yaygın konu alanlarında, o kadar sıklıkla karşıma çıkan bir durum ki
genellemelerle dikkat çekmek yeterli olur.
Aslında başka bir konuyu yazmak için oturdum bilgisayarın
başına. Yazı niyetim, facebookta dolaşırken ortaya çıktı ve bilinçaltımdan yukarıdaki
düşüncelerim fırlayıp yüzeye çıkınca mecburen oraya da dokunuverdim. Demek ki
klavye her zaman parmak uçlarımızın kontrolünde değil…
Dönüşüme sahip çıkmak benim için önemli. Çevremden bana
ulaşan her tür bilgi, deneyim ve düşünceyi dikkatle değerlendiriyorum. Üzerinde
düşünüyorum, sorguluyorum, değerlerime ve kişiliğime uygunluğunu ele alıp
uygunsuzluk durumunda ikisini birden gözden geçiriyorum. Her geçen gün, hayatıma
giren her insan yeni bir “ben” için yapı taşları… Ekledikleri veya
çıkardıklarıyla, iyi ya da olumsuz örnekler olmalarıyla, hiçbir şey yapmasalar
arada geçen bir ânın bendeki yansımalarıyla…
Facebookta bir video karşıma çıktı. Kimin paylaştığına
dikkat etmeden açtım. Leonard Kohen’in bir mikrofon önünde konuştuğu izlenimini
veren görüntüsüyle merakımı çekti. Şarkı söylemediği belliydi; nerede ve ne
hakkında konuştuğunu öğrenmek istedim. Yürüt düğmesine basınca İspanya’da,
önemli devlet insanlarının önünde, kürsüde bir konuşma yaptığını gördüm. Kral
ve Kraliçe olabilir aynı sahnede onu dinleyerek yer alanlardan ikisi. Öyle bir
havası vardı ipuçlarının. Alt yazı da İspanyolcaydı. Neyse, dinlemeye koyuldum.
Otuzlu yaşlarında annesini ziyaret ettiğinde evlerine
yakın tenis kortuna gidip birkaç kişinin tenis oynamalarını seyrettikten sonra
eve döndüğünü, sonra yeniden tenis kortuna gittiğinde genç bir adamın birkaç
kişilik küçük bir grup önünde gitar çaldığını görüp dinlemeye koyulduğunu
söyledi. Çok etkilenmiş. Kırık İngilizceleriyle anlaşmaya çalışmışlar. Gitar
dersi almak istediğini söylediğinde genç adam bunu kabul etmiş. Ertesi gün eve
gelerek ders vermesi ve ücret konularında anlaşmışlar. Annesinin tenis kortunu
görecek yakınlıktaki evinde buluşmuşlar. Evdeki gitarı görünce öğretmeni Leonard’dan
çalmasını istemiş. Daha önce hiç çalmadığını öğrenince şaşırmış. Öğretmen akord
ettiği gitarla bir şeyler çalınca Leonard büyülenmiş; gitarından çıkan Flamenco
melodileriyle adeta büyülenmiş. Sonra öğretmeni bir akor göstermiş, Leonard’ın da
o akoru basmasını sağlayıp tremolo yapmasına yardım etmiş. İlk gün başaramamış Leonard. Ertesi gün geldiğinde öğretmeni diğerleriyle beraber toplam 6 akoru
göstermiş. Çalıştırmış. Öğrencinin daha da iyi olduğunu görmekten ikisi de
mutlu olmuşlar. Üç gün üst üste dersten sonraki gün öğretmen gelmemiş. Kaldığı göçmen
evinin telefonu Leonard’da varmış. Aramış. Ona öğretmeninin intihar ederek
öldüğünü söylemişler. Kendisine gitar öğreten bu genç adamın kim olduğu, neden
Kanada’ya geldiği, tenis kortunda neden gitar çaldığı ve neden intihar ettiği hakkında
hiçbir şeyi bilmiyormuş. Çok üzülmüş. O kısa zamanda öğrendiği 6 akor müziğinin
temeli olmuş. Şarkılarında beğeni toplayan ne varsa o temelden yola çıkarak
şekillenmiş. Gözyaşlarımı tutamadım.
Video gösterimi bitince bunu üç yıl önce benim sayfamda paylaştığımı
görmek gerçekten çok şaşırttı. Bir de paylaşırken “Güzelmiş” yazmakla yetindiğimi
görünce bir sürü düşünce zihnime üşüştü. Üç yılda ben nereden nereye gelmişim
ki o zaman güzelmiş deyip geçtiğim bir anekdot şimdi, yaşamımıza girenler ve
çıkanların, hatta küçücük gibi görünen dokunuşlarının her gün yeni bir “ben”
olmamıza katkılarını, geçmişe bakarken bu noktalara dikkat edersek dönüşümümüzü
nelerin gerçekleştirdiğini daha iyi anlayabileceğimizi, o zaman da bundan böyle
yaşananları daha farklı anlamlandırabileceğimizi fark etmeme yol açtı.
Yeni paylaşımda bu video için "Bu hayatta hepimizin birbirinin yaşamına girip çıkma nedenleri var. Bir de kelebek etkisi... Kesinlikle o da var!" diye yazdım. Bakalım üç yıl sonra ne hissedecek, ne düşüneceğim. yaşayalım da görelim.
Yeni paylaşımda bu video için "Bu hayatta hepimizin birbirinin yaşamına girip çıkma nedenleri var. Bir de kelebek etkisi... Kesinlikle o da var!" diye yazdım. Bakalım üç yıl sonra ne hissedecek, ne düşüneceğim. yaşayalım da görelim.
©Göksel Altınışık Ergur
Yayınlanma tarihi: 27.08.2019
George Adams demiş ki: “Kendi kendini oluşturan” insan gibisi
yok. Binlerce başkasından oluşuruz. Bize bir kez olsun destek veren herkes,
bizi yüreklendirmek için söylenen tek bir söz, başarılarımızı olduğu kadar karakterimizi
ve düşüncelerimizi oluşturarak olgunlaşmamızda rol oynar.
Yorumlar