Kayıtlar

Nisan, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

CORONICLE (Korona Notları) XII- Sessizliğin çığlığı

Resim
Bu yazıya nereden başlayacağımı bilemiyorum. Aslında sayfasını epey önce açtım ve birçok işle bölündüm. Geldiğim noktada, ilk anda yazacaklarım anlamını yitirdi. Gözyaşlarımı yenice kurulamışken (elbette ellerimi sürmeden) parmak uçlarım klavyede geziniyor. Son işim, aslında zevkle yaptığım bir rutinim… Eşimin her ayın ilk günü “Sesin İzi” internet sayfasında çıkan yazı serisinin Mayıs ayı için olanına son okumayı yaptım. Aslında, ilk okuma... Çünkü herkesten önce yazıları okuyabilme ayrıcalığına sahibim. Dört yıldır... Her ayın ilk günü olma ritmini de benim takıntılı yapım sayesinde yerleştirdik. Siteye konunca çevremle paylaşıyorum. Çok güzel görüşler iletiliyor. Aracı olmaktan mutluluk duyuyorum. Her bir yazı bana da çok katkı sunuyor. Görüş alanım genişliyor. Bütüncül bakış yanında onun duyarlığı da bulaşıyor. Bu seferki yazı, iki aydır olduğu gibi yine Corona etkisinde. Sesin birçok yönü, bu döneme o yazılar sayesinde iz bırakıyor. Yarın okunabilir olacak. Beni dağıtan kısmı

CORONICLE (Korona Notları) XI- İşler güçler ve asıl özlediğim

Resim
Günce kapsamındaki yazılar başlayalı epey olmuş. Yazıp paylaşıp blog sayfamda bırakıyordum. Yorum gelirse yeniden dönme şansım oluyordu. Bugün hepsini elden geçirdim. Oraya geleceğim. Yarın yine hastanedeyim. Dün, bugün evde, bedenimi vardiya usulüyle  hırpalama döneminde olduğum için arada böyle molalar olacak. Süreç başından beri yapmadım sayılır. Aktif görevim olmasa da hastaneye gittim. Ama yorulduğumu hissediyorum ve risk alma sınırını geçtiğimden korktum. O yüzden söz dinledim, evde kaldım.  Durabildim mi? Hayır... Çok yakın arkadaşlarımdan ve hatta büyüklerimden uyarı geliyor sürekli: "Yavaşla biraz..." "Öğreneceğim şeyler var diyorsun, biri de durmak olmalı diye..." Yapamıyorum, ama en azından denemeye başladım.  Dün bir televizyon programı daveti aldım. Hoşuma gitti, çünkü gerekçesi daha önceki anlatılarımın, söyleşilerimin beğenilmesiymiş. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz. Gerçi bunlar lafla yürüyen işlerdi ama olsun. Ziya Paşa şöyle d

CORONICLE (Korona Notları) X- Gizli kalmış yeteneklere salgın fırsatı

Resim
Kaç yazıdır şu teknik konuda kendimi geliştirdim, bu yönümü de keşfettim, salgında ne yaşadığım değil daha çok neye dönüştüğüm önemli diye. Bugün ilginç bir deneyim daha ekledim bu kapsamda... Malûm kalabalık yerlerde bulunmak sakıncalı. Toplumsal hareket kısıtlaması içine ilk giren yerler arasında kuaförler ve berberler vardı. Kahveler kapatılınca, özellikle erkeklerin mahalle berberlerinde buluşup söyleşmeye başladıklarını birkaç yerden duymuştum. O nedenle anlamlı bir kısıtlama oldu. Öte yandan çocukluğumdan beri tanıdığım ve ne zorluklar yaşadıklarına tanık olduğum kuaförler, berberler var. Bu mesleğin, günübirlik kazanç konusunda önemli bir örnek olduğunu düşünüyorum. Kazandığı günlük gelir ile hem geçim sağlıyor, kira, çocukların okulu, barınma, ısınma, beslenme vs. bütün temel yaşam gereksinimlerini karşılıyor hem de çoğu işveren de olduğundan sigorta primlerini ödüyor. Benzer meslekler çok fazla... Evinde kal diyoruz, bunda da çok haklıyız. Çünkü bulaşmayı önlemekten başk

CORONICLE (Korona Notları) IX- Birkaç güne sığanlar

Resim
Son günlerde yazmadım. Yazmaktan sıkıldığım, vazgeçtiğim için değil, günler bir rutine dönüştüğü için. Geçici olduğunu düşündüğüm için telaşlanmadım. Öte yandan daha önce anlattıklarımın devamı geldiği için zaman güzel de geçti.  Servis sorumluluğu nedeniyle bir hafta boyunca işlerim çok yoğundu. Günlük olarak bölüşmüyoruz bu işi, çünkü hastaların seyrine hâkim olmak ve hızlı müdahalede bulunmak için bir süre izlemek gerekli. En yorucu kısmı o teferruatlı giyinme, soyunma ve sık sık elleri dezenfekte etme. Önceden yatan hasta vizitine gitmek ne kadar kolaymış. Önlüğünü sırtına geçir, odandan çık, 5. kata git ve vizite başla. Şimdi ne aşamalar var öncesinde ve sonrasında. Hepsi bir yana tulumlar terletiyor, maskeler nefesi kesiyor hatta kendi karbon dioksitini solumaktan boğaz ağrısı ve hafif sersemlik de yapıyor. Dayanıyoruz elbette, bizi koruduğunu bildiğimizden önlemleri asla gevşetmiyoruz. Aynı odada hastaların akciğer görüntüleme bulguları, dosyaları ve tetkik sonuçlarına bakt

CORONICLE (Korona Notları) VIII- Doğmuş olmak bir ayrıcalık

Resim
"Dün doğum gününü kaçırmışım" diyerek telaşla bugün kutlayanlar var. Birkaç dosta şöyle söyledim: Ben de kaçırdım, sorun değil... İnsanı öncelikleri şekillendiriyor, iyice anladım.  Sabah hemen servise gittim. COVID-19 servisi demek, bütün hastaların kesin ya da yüksek olasılıklı COVID-19 pnömonisi tanı olduğu yataklı servis demek. Daha önceleri daha az çabayla yaptığımız bütün işler teferruat nedeniyle çok daha yorucu hâl alıyor. Bir yandan da insanın içinde bir arka plan kaygı zemini oluyor. Bütün hastalarda tedaviye yanıt almak istiyor, hiçbir hastayı ağırlaştığı için yoğun bakıma göndermek zorunda kalmamak istiyor. Gözümüz üzerinde, yakın izlemde, yüreğimiz ağzımızda. Bu kaygı tortusu, ruha bir baskı yapıyor. Dünden daha iyiyim, diyen her hasta, taburculuk muştusunu verdiğimizde sesindeki pırıltıların kristalleşmiş hâline dokunabildiğimiz her hasta bu tortuyu ufak ufak kazıyor. Altından yeniden umut çıksın diye... Doktor odamızda notlar alıyorken 0850 ile başlaya

CORONICLE (Korona Notları) VII- Sanat ve teknolojide yaratıcılık

Resim
Yoğun bir günün ortasını ettim. Darısı diğer yarısına... Dün ilk dersin coşkusuyla onu anlatsam da Madame Butterfly operasını anlatmayı unuttuğum sanılması. Olağanüstü bir görsel ve işitsel şölendi. Çok uzun zamandır hissetmediğim kadar geniş bir yelpazede duygu çeşitliliği tattırdı bana.  Sizlerle paylaşmak için videosunu aradım. Birkaç tane var. Buraya almadım. Metropolitan Opera'da iki gün önce izlediğimle karşılaştırınca elim varmadı. Müzikleri hepsinde muhteşem… Ancak beni etkisi altına alan görselliğin sade ve çarpıcılığıydı. Bu videolarda hızla sona gittim ve çocuk sahnelerine baktım. Hepsinde küçük bir çocuğa rol verilmişti. Oysa benim vurulduğum geleneksel Japon tiyatrosunun bir ögesi olduğunu öğrendiğim Bunraku Kukla Sanatıyla o çocuğa sahnede can verilmesiydi. İnsanın yaratıcılığı sınır tanımıyor. Bunun en net görüldüğü ortam da sanat olmalı. Teknolojiyi saymazsak ve ikisi nasıl da birbirinden farklı kulvarlar... Sadeliğin nasıl bir görkem sağlayabileceğinin

CORONICLE (Korona notları) VI- Zincirin eksik halkası olmamak

Resim
Hep söylerim; akademide olma nedenim, öğrencilerim ve asistanlarım.  Hastalarıma iyi hekimlik uygulamaları kapsamında doğru bildiğim zamanı ve ilgiyi sunuyorum. Bunun bile bir ucu, hekimlik zanaat ve sanatını gelecek nesillere iletme hevesime dayanıyor. Öğrencilerimle staj zamanlarında bir araya geldiğimizde hep şunu söyledim: Benim önceliğim sizsiniz. Staj boyunca, her işimi sizinle buluşmalarımıza göre ayarladım. Ders söylenen saatte başlar. Söylenen saatte biter. İş disiplinim, kendime saygımla doğrudan ilişkili ve tabii şimdiden meslektaşlarım olarak gördüğüm sizlere saygımla da. Aynı titizliği göstermenizi beklerim. Bu süre içinde benden olabildiğince yararlanın. Ben meslek eğitimi ve hem yaşama hem de mesleğimizin biyolojik alanı dışında kalan kısmına bakışımı paylaşmak konusunda verici olacağım. Siz de alıcı olun. Talebe, talep edendir. Talep edin. Karşılığını göremezseniz itiraz edin." Öğrencim olmuş olanlar bu kapsamdaki sözlerime tanıklık ederler. Ayrıca eklerim: &

CORONICLE (Korona Notları) V- Birini suçlarken unutmayalım

Resim
Hafta sonu, ama iş bitmiyor. Yazılacak, çizilecek ne çok iş var. Yetişme kaygısıyla. En azından odama kapanmış tek başıma yerken yazımı yetiştirme telaşıyla değil. Bugün bir ilin valisi talihsiz bir açıklama yaptı. Zonguldak ilinin valisi. "Doktorlar bizi zora soktu, birbirlerine bulaştırdılar ve o yüzden halletmiştik ki onlar hastalığı artırıp bizi yordular." ifadelerini kendi “üslubunca” söyledi. Bir televizyon kanalında… Bu nasıl bir bilinçsizliktir. Devleti temsil eden bir kişi, nasıl böyle gerçek dışı ifadelerle bir meslek grubunu, kendi içinden de birçok kişinin hastalanması ve ölmesi nedeniyle hem üzgün hem kaygılı olan insanları töhmet altında bırakır? Ne cüretle, sağlıkta şiddet sona ersin diye çığlıklar attığımız zamanda, yanlış bilgilerle ve genellemelerle hedef tahtasına bizi oturtmaya çalışır? Uzun zamandır bu denli hayal kırıklığı yaşadığım olmamıştı. Yazık, çok yazık… Özür dilerken bile aynı şeyleri söylediğini duymak içimi acıttı. Ben temsil ettiği makam

CORONICLE (Korona Notları) IV- Yaşamların yaşamlara dokunması

Resim
İşte yine oldu, ben yazma disiplinime dönünce, hayat yazmaya değer olayları sıraya dizdi. Belki de, yazmaya döndüğüm için anda kalmayı daha çok başarabildim. Ara dönemde önümden, yanımda, tam da orta yerimden geçenleri kaçırırken şimdi duruyor, bütün duyularıma sindiriyor ve yazıyor, yazıyorum. Yeniden anda olmak bana çok iyi geldi. Paylaşıyorum ki size de bulaşsın. Paylaşın ki yayılsın. Geçen gün bir arkadaşım, benim için bir sürü güzellik dilemiş ve şöyle sonlandırmış mesajını: Sana gelsin, sen zaten çoğaltır ve çevrene dağıtırsın... Bunu sizin desteğiniz olmadan yapamam, beraber yayalım mı? Dün hastanede sıradan bir gündü. Hastaların covid olup olmadığına karar vermekle, olduğunu düşünüyorsam yatırmakla geçti. Yine birbiri üzerine titreyen ekip üyeleri ile uyumlu bir çalışma günüydü. En çok belirsizliklerin yorduğu süreç, değişmeden sürdü. Yorgun argın eve geliş ve kendimi salondaki koltuğa atabilecek duruma gelme işlemleri de benzerdi. Sonrası şenlik... Evin huzuru..